Ofisin Diğer Projeleri
İlgili Projeler

2. Ödül, Gülsuyu Cemevi Ulusal Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Bir Mahalle, Bir Topluluk, Bir Cemiyet

Tasarım problemi oldukça karmaşık verilerin bir araya gelmesinden oluşuyor. Bir tarafta yüzlerce yıldır kapalı kapılar ardında inancını yaşamaya zorlanmış bir topluluğun günümüz koşullarındaki durumu, onun ihtiyacı olan mekanların teşkil edilmesi sorunu, öte yandan mimarlığın yer ile kuracağı ilişkilere odaklanma... Bunların yanında proje alanı olarak verilen arazinin bulunduğu sosyal çevre, kentsel kurgu ve eşikler. Mevcutta üretilmiş bir yapı ve onun verileri, onun üretimi için çaba sarf etmiş topluluğun psikolojisi. Yeniden kullanma ya da yeniden yapma... Kısaca mevcut bir bina, bir mahalle ve bir cemaat. Tüm bu veriler ve daha fazlası zaten tek başına yeterince karmaşık olan tasarım problemini içinden çıkılması oldukça zor bir noktaya taşıyor. Bu süreci ve yarışma ile birlikte ekip olarak düşündüklerimizi aktardığımız akış metnini, jüri ile süreç diyaloğu kuracak bir araç olarak görüyoruz. Bu metinle birlikte kendi başımıza yürüttüğümüz tartışma, ikilem ve kararlardan oluşan dünyayı daha görünür hale getirmeye çalışacağız. Hepsinden daha önemlisi bu yarışmaya bir öneri yollayarak görmezden gelinen Alevi toplumuna karşı sorumluluğumuzu bir miktar yerine getirmiş olduğumuzu düşünüyoruz.

1- Alevi İnancı üzerine

Bu metinde, Alevi inancı, onun tarihsel süreci ve uzantıları üzerine detaylı aktarmalarda bulunamayacağız. Bundan daha çok bu inancın bir yandan bizim için kavraması kolay olmayan, öte yandan toplamda nispeten net bir algı kümesine tekabül eden dünyasını, mimarlık ve onun yan araçları ile nasıl temsil edilebilir sorusu üzerine yoğunlaşacağız. Mimarlık, bir hissin, ruh halinin, inancın, bir davranış ve kavrayış şeklinin maddeleşmiş cisimleşmiş halini mekan ile kurabilir mi? Kurabilirse bunu nasıl yapar? Tam bu zamanda, bu yerde, bu sosyal çevrede bu problem için üretilecek cevabın niteliği ne olmalı? Cevap bir tipoloji üretmeye mi odaklanmalı? Yüzyıllarca baskı altında kalmış olan gizli de olsa mekansal geleneğin ipuçlarını içinde taşıyan bu inancın bugünden başlayarak bir ibadet mekanı tipolojisi oluşturulma adımları atılabilir mi, atmalı mı? Açıkçası tek başına bu tasarım problemi üzerinden tüm soruların cevaplarını beklemek haksızlık olur. Ekip olarak, mekansal gelenek, tipoloji gibi soruların, kavramların zaman içinde kendilerine bir cevap bulabileceklerini düşünüyoruz. Bu anlamda tasarlama girişimimiz bir tipoloji üretiminin ilk adımı motivasyonunu taşımıyor.

2- Kentsel Ölçek

Alan ve yakın çevresine biraz uzaktan baktığımızda D-100 karayolu bağlantısı ile temelde 2 parçaya bölünmüş olarak görüyoruz. Deniz ve sahil hattı, bu hat ile D-100 arasında kalan yerleşimler, D-100 boyunca irili ufaklı ortaya çıkmış çeşitli orta-büyük ölçekli yapı serileri ve D100 ün üzerinde kalan mahalleler. Bu mahalleler de kuzey yönünde orman ve yeşil alanlarla sınırlanıyorlar. Ayrıca bu bölgelerde kendi içlerinde kimi plan kararlarıyla kimisi kendiliğinden, Yapısal ve sosyal strüktürlerle ayrışıyorlar... Gülsuyu mahallesi de coğrafya, kent strüktürü, sosyal doku ve eşiklerle izlenebilen bir büyüklüğe sahip. Cemevi arazisinin batısından başlayıp kuzey-güney hattı boyunca devam eden çoğu kamunun elinde bulunan adalar bu anlamda tasarımın referanslarından birisi olabilir. Hali hazırda Cemevi arazisi mahallenin mezarlık ile sonlanan güney ucunda yer alıyor. Cemevi'nin de parçası olacağı ve bu dokunun batısında D100 karayoluna kadar uzayacak bir rekreasyon ve kamu yapıları sürekliliği alanın bütüncül bir kentsel tasarım ilkesi ile ele alınmasını sağlayabilir.

3- Mevcut Kaba Yapı

İlk bakışta ve sonraki etütlerde mevcut B.A konstrüksiyonun bu nitelikte bir Cemevi için çokta uygun olmadığını düşündük. Mevcut bir konstrüksiyonun değerlendirilmesi elbette önemli bir ekonomi yaratacaktır. Ancak konu Alevi inancının temsiline dair bir mekan üretmek olunca neredeyse bir apartman ölçülerinde üretilmiş bu kaba yapıyı kullanmanın, dönüştürmenin mümkün olamayacağı hâkim bir fikir oldu. Üstelik gerçekten tasarım süreci ile üretilecek nerdeyse ender ve ilk örneklerden birisinin daha hassas tasarım ilkeleri benimsemesi ve Alevilik üzerine bazı cümleler kurması gerektiğini düşünüyoruz. (Mevcut yapının dönüştürülmesi ile ilgili maliyet analizi için bkz. Mimari rapor bölüm 2 madde 8)

4- Gülsuyu Mahalle - Bir Yer

Kent hayatının ve üretimin hızı ile birlikte, gerçekten işleyen, insanların kendini ait hissedeceği mekânlar, gerçekten Bir 'yer' olabilecek mahalleler, Semtler, Muhitler üretemez olduk. Büyük ölçekte yaptığımız okumalarda, alanın kuzey ve kuzeydoğusunu saran ufak ölçekli farklı yapıların tepe boyunca yükselen siluetinin önemli olduğunu düşündük. Gülsuyu Mahallesinin Bir büyüklük ve ölçek referansı olarak neredeyse kendiliğinden oluşmuş gibi görünse de birçok yeni yerleşim karakterine göre daha insan odaklı kendine has kimliği olan bir 'mahalle' bir 'YER' tanımı ürettiğini düşünüyoruz. Cemevi'ni İstanbul'un farklı bölgelerinden Alevilerin de kullanacağını ancak bir şekilde bu mahallenin bu dokunun ayrılmaz bir parçası olmanın bu sosyal örüntü tarafından kabul görmenin çok önemli olduğunu görüyoruz.

5- Yakın Çevre-Kamusal Yeşil Alan Sürekliliği

Yine büyük ölçekte yaptığımız okumalarda, proje alanının bir eşik hattı üzerinde yer aldığını söyleyebiliriz. Gelecekte bu mahallede ve çevresindeki gelişmelerin bu eşik olma durumunu çok fazla değiştiremeyeceğini düşünüyoruz. Bu anlamda bu eşik hattı boyunca, kentsel ölçekte yapılacak bir grup müdahale bölgeyi çok daha yaşanabilir hale getirebilir(bkz. şema 1-2). Kuzey-Güney doğrultusunda yer yer kamusal yapılar ve park alanları ile çizilmiş bir hattın kenarında ona tutunan bir Cemevi fikri bu. Hep şikayet ettiğimiz kente dair söz söylemeyen, her biri bir yapı olarak kalan müdahaleler yerine bir bütünün parçası olabilecek tasarımlar üretebilir miyiz?

6- Alan ziyareti-Yer görme

Sürecin tam bu noktasında 'Yer görme' ye ekip olarak gittik. Eşik olma hali sınırlar ve mahalle ile ilgili algımızın doğru olduğunu yerinde de bir kez daha gördük. Ancak mevcut Cemevi'ni ziyaretimiz sırasında dernek yetkilileri ile yaptığımız sohbette 'lütfen bu yapıyı yıkmayın' denildi. Uzun yıllar büyük fedakarlıklarla toplanan paralarla ortaya çıkarılan kaba yapı buradaki insanlar için çok önemliydi. Mevcut yapının bir Cemevi olmaya uygun olmadığı argümanı ile ilgilenmediler. Fotoğraflarda gördüğümüz o aşırı büyük yapı, onlar için bir kaba yapıdan farklı anlamlar içeriyordu. Bu görüşmeden sonra bir süre mevcut yapı ile devam etmenin yollarını araştırdık. Alevi inancın bize göre doğru temsili ile orada bize yoğun duygular eşliğinde aktarılan süreç arasında sıkıştık kaldık.. Mahalle insanın uzun mücadelesi ve emeğinin bizi çok etkilemesine rağmen, temsil meselesinin bu kurguda sağlanamayacağını düşünüyoruz. Çok önemli olduğunu düşündüğümüz, Alevi inancına dair peşinde olduğumuz hissin bu iri strüktürün ne kendisi nede eksiltilip düzenlenecek versiyonu ile kurmanın mümkün olmadığı sonucuna tekrar vardık.

7- Mevcut Dönüştürülmüş Topografya

Mevcut yapıyı kullanamayacak olsak da, yapıyı üretmek için yapılan kazıyı kullanmak durumundayız. Topografyayı böylesine keskince yarmak ilk bakışta çokta tutunulacak bir durum değil gibi. Ama daha sonra yaptığımız etütlerde bu yarmanın genişletilerek yeniden değerlendirilmesinin ilginç sonuçlar getirebileceğini gördük.

TAM BURADA, BU ZAMANDA, BU YERDE NASIL BİR TASARIM?

TASARIM FİKRİ

Lafı da çok dolandırmadan tasarım fikri; mevcut yapının arazideki oyuğunun genişleterek, eğimde kazılmış, bir topografyaya ekilmiş bir bütünü kuran parçalar düzeni oluşturmak üzerine. Mahallenin ölçeğine, büyüklüğüne bir taraftan uyum sağlayan, bir taraftan gizlenen öte taraftan kendini eğime açan, sadece bu yer için tek defalık bir çözüm üretmek. Bunu yaparken yapay ve doğal peyzaj elemanları ile kuşatılan bir iç dünya ve buna uyumlu bir dış mekan kurabilmek.

1- Mevcut Topografya ve Çevre Doku Üzerine
Mevcut yapının üretim şeklinden kaynaklanan hafriyat üst ve alt kot ilişkileri tasarım için belirleyici. Teknik olarak yapılan kazının geri alınması mümkün değil, yeni yapılaşma bu kazıya göre şekillenecek. Bu kazı ve ona eklenecek yeni parçalar tasarımın temel kurgusunu oluşturdu. Öte yandan çevre Mahalle dokusu tasarım için önemli bir referans. Mevcut kaba yapının büyüklüğünün rahatsız edici etkisini gördükten sonra mahalle büyüklüğünün ve eğimin kazının verilerini bir araya getirmeye çalıştık.

2- Parçalardan Bir Bütün Kurmak
Bu irili ufaklı parçalardan oluşan çevrede parçalardan bir açık alan organizasyonu kurma fikrini çeşitli şekillerde sınadık. Parçaların hem kendi başlarına hem çevre dokuyla ilişkileri olabilmeliydi. Ancak esas kurgu bu parçaların ayrılamayacak şekilde bir bütünü kurma şekilleridir. Bütünden eksilerek, ya da parçalardan birleşerek tekrar tekrar TAM olmak...

3- Eğimden, Kazıdan Topografyadan Türeyen...
Bu parçalanma ya da bütünleme sürecinin ana motivasyonlarından birisi bulunduğu eğime, yola, coğrafyaya adapte oluş şekli. Sanki yokmuş gibi topografyaya gizlenmek değil! Hep varlığını hissettirmek, farklı gerilimlerde bazen topografyadan yavaşça yükselmek bazen açıkça ortaya çıkmak üzerine kurulu.. Sanki kocaman bir kaya kitlesinden kazınmış içindeki boşluktan türemiş, Antik dönemlerde masif taş bloklarla inşa edilmiş gibi...

4- Planimetri
Bu tepeden, topografyadan türeme fikri üzerinden oluşan plan, dolu boş, açık kapalı kurgusu da fikrin ayrılmaz parçası. Kapalı hacimler, istinat duvarları, açık ve yarı açık mekanlar bu plan dilinin üçüncü boyuttaki etkisini kuruyor. Yapıların dili de, tektonikleri de oldukça primitif. Tek başlarına özel değiller, bir araya gelişleri ve bütünde kurdukları dil, algı daha anlamlı. Bu anlamda tasarımda iç-dış ayrımından daha çok açık kapalı mekan ilişkileri üzerine duruldu.

5- Bir Avlu ve Yan Avlular
Bu plan dilinin ve topografya açmasının sonucu asal bir avlu oluşması. Bu avlu bilinçli olarak parçalanan yapılar gibi alt parçalara bölünüyor. Giriş bölümünde gerektiğinde yola kadar sarkacak bir parça ile başlıyor açık alan düzenlemesi. İçerde Cenaze evi ve aşevi ile birleşebilen bir kot düzenlemesi ile sürüyor avlu kurgusu. Ardından çok amaçlı salonlar ve Cem meydanına bağlanan avlularla ilişkileniyor. Bu parçalara ayrılmış ana açıklığın yanında farklı fonksiyon kümelerinin kendilerine ait arka bahçe olarak tanımlanabilecek avlucukları mevcut. Giriş avlusundan mezarlık duvarına kadar sarkan parçayı da açık alan düzenlemesinin bir parçası yapabiliriz, yol akmaya devam eder biz gerektiğinde yolu işgal ederiz!

6- Yarığın Üzerinde Bir Park ve Peyzaj Fikri
Topografyadaki bu sert açma sonucunda birisi üst kotta birisi alt kotta temel bir açık alan ilişkisi oluşuyor. Alt kottaki bölüm bir avlular dizisi olarak ele alınırken, üst kattaki parça mahallenin ortak kullanımına açık kotlara bölünmüş bir park ve seyir terası olarak ele alındı. Bu park ile başlayan ve yapıların kenarlarına daha sonra kendilerine sirayet eden bloklar, kotlar halindeki peyzaj fikri, yer yer sert zeminler, ağaç ve yer örtücü kümeleri olarak kurgulanabilir.

7- Alternatif Mekan Kullanım Senaryoları
Cenaze Evi, Aşevi ve Çok amaçlı salonlar için esnek, iç dış mekan kullanımları öneriyoruz. Cenaze ve Aşevi kendi önünde yer alan mekanın devamı şeklinde kurgulanabilecek bir açık alana sahip. Bu yoğun zamanlarda programın istila edebileceği açık alanı tanımlıyor. Üst kotta yer alan Çok amaçlı salon daha ufak parçalara bölünebiliyor ve yan hattı boyunca devam eden fuaye camları açıldığında tamamı avlu ile sürekli ilişkili mekanlar oluşuyor. (Maliyet analizi için bkz. Mimari rapor 2-8)

CEM MEYDANI

1- Giriş-Fikir
Cem meydanı, Cemevinin ibadet mekanı olarak yerleşimin merkezinde yer alıyor. Merkezinde yer alması mutlak bir simetri (hem fiziki hem de düşünce olarak) üzerinden okunmamalı. Cem meydanı ve yardımcı elemanları, parçaların bir araya gelerek oluşturmaya çalıştığı bir düzeni, bütünü organize eden asal bir parça olarak düşündük.

20*20 m ebatlarında ve 10 m yüksekliğindeki kare prizma Ahşap yapı-kasnak, çevresinde yer alan kampüsün diğer yapıları gibi irili ufaklı, farklı parçalardan oluşan bir baza'nın üzerinde yüzüyor. Parçalar bir yandan saçılmış, dağılmış gibi görünürken bir bütünü kurmak için dengeli şekilde bir amaç için bir araya toplanmış işlev parçaları aslında. Ahşap yapı bir yandan parçalara yaslanırken öte yandan tasarımın ana unsurlarından olan yükselen istinat duvarının kertmelerine tutunuyor, yaslanıyor.

Bu parçaların üzerinde yükselen Ahşap blok, tamamen lamine ahşap kirişlerden ve Masif kaplamalardan oluşan gerçek bir ahşap örtü-çatkı olarak mekanın çatısını, gökyüzüne doğru sınırlarını kuruyor.

2-Strüktür
Beton parçalı bloklar üzerine yerleştirilecek 100*80 ebatlarında lamine ahşap yatak kirişi ana taşıyıcı kiriş olarak çalışıyor daha sonra düşeyde ve yatayda bu kirişe bağlanan Lamine ahşap kiriş ve kolonlar mekanın sınırlarını oluşturuyor. 

Cem meydanı içerden ise sadece içi boşaltılmış bir kare prizma gibi algılanmıyor. İç mekanda, kabuk taşıyıcı karkası ile entegre 90 ve 45 derece açılarla üst üste çatılmış lamine kirişler görünür oluyor. Böylece Anadolu'da yüzyıllarca yapılmış üretilmiş kırlangıç kubbe yapım sistemi ile hem imgesel hem de strüktürel bir bağ kurmaya çalışıyoruz.

3- Alevi İnancı ve Sayılar
Yapı üzerinde farklı yönlerden bakmaya ve algılamaya açık, bazıları gizli bazıları daha açık-seçik sayılar, inancın ezoterik dünyasına dair değinmeler kullandık, bunlar;

Kare prizma olarak ele alınan yapının 4 ana cephesi var, bu yönlerden 3'ü farklı cephelerden görünürlükleri olan yüzeylerken, istinat duvarına yaslanan parça daha gizli bir cephe olarak algılanıyor.

20m genişliğindeki dış cephe gövdesi 50 cm genişliğinde 40 adet ahşap panel ile örtülüyor.

Cem meydanı giriş seviyesinden itibaren 5 kot ile semah meydanına bağlanıyor.

Postun olduğu istinat cephesinde 1 tanesi merkezde ve geniş 2 tanesi farklı karakterlerde sağ ve sol yanda 3 adet blok gövde yükseliyor.
Ahşap kasnağı kuran, her katmanında 4 kiriş çatkısı yer alan toplam 12 adet Ahşap kiriş cem meydanını tanımlıyor ve çatıyı taşıyor.
12 adet kirişin üzerinde yer alan dairesel ışıklık ile zeminde yer alan Havz-ı Kevser mekan içindeki düşey aksı DAR'ı ( axis mundi) tanımlıyor.

4- Malzeme
Bir kayadan oyulmuş gibi, sanki hep oradaymış gibi tasarladığımız, mevcut oyuğu genişletip yerleştirdiğimiz parçaların bir bütünü kurması fikrine yasladığımız tasarım için bir de malzeme önerimiz var.

Aslında tüm yerleşimin monokrom örgütlenmesi ile uyumlu, bildiğimiz brüt beton ya da taş kaplama da olabilirdi malzeme... Bunların yerine 1960-1970'lerde farklı şekillerde denenen betonun kertilmesi, yüzeyinin dönüştürülmesi üzerinden üretilecek yeni malzeme öneriyoruz.

Beton içinde kullanılacak agregaların kısmen değişken renklerde ve büyüklüklerde seçildiği, pas payının 6-8 cm mertebelerinde bırakıldığı beton yüzeyde her yöne 3-4 cm kadar yapılacak bir kertme ve yüzey işlemi... Yüzey işlemi malzemeyi sabitlemek ve tozumayı engellemek, içindeki agrega ve taş dokusunu ortaya çıkarmak için kullanılabilir.

Bu işlem sonucunda yüzeyler, beton ile kaya arasında sürekli değişken gerilimlerde bir tekstür elde edebilecek. Bu dönüşüm yapı dilini, topografyadan türeme fikrini, bir doğa parçası üretme düşüncesini destekleyecek.

Mimari rapora ve projenin gelişim sürecine buradan ulaşabilirsiniz; http://issuu.com/yalinmimarlik/docs/gulsuyu_cemevi
www.yalin-mimarlik.com

Harita
Künye
Proje Yeri: İstanbul, Maltepe, Gülsuyu Mahallesi
Proje Tipi: Cemevi, Kültür Merkezi
Proje Tipi Grubu: 2. Ödül
Danışman: Cenk Kurtel, Mehmet Yılmaz, Kemal Ovacık, Okan Bal
Maket: Murat Küçük, Mustafa Hacıfazlıoğlu

Pin It
Mimarlık Ofisi
Mimar

Ömer Selçuk Baz

Ece Özdür