Hebil 157 Evleri

"Topografyanın Uzantısı Olarak Mimari" fikriyle şekillenen Hebil 157 Evleri, Bodrum Yarımadası'nın kuzeyinde bulunan Hebil Koyu'na hakim bir tepede, beş farklı binadan oluşuyor. Arazideki kuvvetler; yapıların şekillerini, alanlarını ve yönelimlerini, binaların koyun huzur verici manzarasından eşit biçimde yaralanacak şekilde belirliyor. Asırlık zeytin ağaçlarının etrafında yerden dramatik bir şekilde girdaplanarak çıkan Bodrum beyazı kütleler, şekil-zemin ilişkisini sorgular biçimde sükunetle tekrar yere kavuşuyor. Bu, püskürttüğü lavların soğuyup kristalleşmesiyle yarımadayı oluşturduğu düşünülen Kos Yanardağı'yla kavramsal olarak ilişki kurmakta. İç mekanlarda kullanılan volkanik bazalt taşı ve bahçelerde binanın toprakla birleştiği yerde kullanılan araziden çıkmış aglomeratlar, bu kavramsal ilişkinin kullanılan malzemelerde fiziksel ve somut bir karşılık bulmasını sağlıyor. Her biri asırlık bir zeytin ağacını sarmalayan avlular santrifüj kuvvetinin merkezini belirleyerek heykelsi formlara dönüşmekte. Bu avlunun iç çeperi çapraz havalandırmayı sağlayıp soğutma maliyetlerini düşürürken, iç mekanlarda dolap, şömine, arayüz gibi üniteleri barındırıyor. Manzaraya hakim cephelerdeki geniş cam yüzeyler içeri ve dışarı arasındaki sınırları buharlaştırırken, manzarayı mekanların topraktan çıktığı en derin noktalara kadar çekmekte. Proje bir yandan doğanın dinamik tarafını ele alırken diğer yandan bütününe bakıldığında sedatif bir etki yaratıyor. Bu sedatif etki arazide kullanılan on bin adet lavanta ile Akdeniz ekosistemini güçlendiriyor.

Hebil 157 Evleri, 2013 yılında binaların topografya ile kurduğu kuvvetli ilişkiyle, dünya genelinde verilen en önemli Uluslararası ödüllerden biri olan ASLA (American Society of Landscape Architects) Honor Award'ı Türkiye'ye getiren ilk proje oldu.