Remerge Berlin Office

Dila Gökalp, projeyi anlatıyor:

Berlin’de son yılların en önemli yatırımlarından birini alan internet teknolojileri üzerine uzmanlaşmış olan ajans, IStanbul’daki projelerimizi görüp bizimle çalışmak istediğini söyledi. Firma genç ve yeniliğe odaklanmış bir profile sahip olmasının yanı sıra güçlü bir tasarım zevkine de sahipti. Bulundukları koruma altında olan binayı özellikle seçen ekip, yapının karakteri gözeterek yenilikçi bir tasarım arayışındaydı.

Projeye genel yaklaşımımız firmanın ismine referansla, “Remerge”, yani mevcut imkanları tekrar başka bir bakış açısıyla bir araya getiren bir yaklaşımla çözmekti. Böylece ofiste tek bir mekan hakimiyeti kurarak tüm yapı programını içinde “akış” sağlayarak tasarladık; çalışma alanları, dinlenme ve toplanma alanları birbirleri içinden geçerek tek bir mekan hissi verecekti. Her mekan temel bir işleve sahip olsa bile, bir diğer kullanım şekline imkan verecek şekilde düşünüldü; mesela herhangi bir çalışma alanı dinlenme alanına dönüşebiliyor. Projenin temel yaklaşımı olan bu “akışkanlık ve birliktelik” bakış açısı iç mekan tasarımı ve mobilya tasarımlarına da yansıtıldı, böylece yapı karakterin oluşturan klasik çizgilerle çağdaş malzemelerin hakim olduğu bir sentez oluşturuldu. Modern ve klasik çizgilerin bir arada kullanıldığı sofistike ve zevkli bir çalışma ortamı genç yaratıcı firmanın gündelik yaşamının parçası haline geldi.

Açık ofis çalışma alanlarında bulunan masa üstü avizeler Remerge’ün logosu formunda özel olarak üretildi. Çalışma masaları ise, yine firma kurumsal kimlik rengi olan üç farklı gri tonunun yanyana getirilerek ve metal ayırıcı detaylarıyla tasarlandı. Çalışma mekanlarında tasarlanan kitaplıklar masalarla aynı tasarım çizgisine sahip. Böyle açık ofiste genel bir kurumsal kimlik vurgusu var. Dinlenme mekanlarında ise bunun yerine biraz daha yumuşak ve sıcak tonlar giriyor. Ofis yaşamının getirdiği masa başı çalışma düzenini kırmak için dinlenme alanları ve ortak alanlarının çalışma için kullanılmasını sağlamak için mobilyaları aynı kurumsal kimlik çizgisinde ve firmanın genç ve stil sahibi ruhunu yansıtmasını istedik.

Metal, pirinç, mermer, deri ve kumaş yüzeyler şeklinde birkaç ana başlık altında ele alınabilir malzeme seçimleri. Önemli nokta tüm malzeme, mobilya ve aydınlatma tasarımları bu modern ve çağdaş dönemin birlikteliği şeklinde yorumlandı ve el işçiliği kullanılarak üretildi. Projenin diğer bir özelliği de bu el işçiliğidir; yapının yer döşemeleri ve kapıları özel Alman el işçiliğidir. Yapı bu özelliğinden dolayı Berlin Koruma Kurulu tarafından korunmaktadır. Buradan yola çıkarak mobilyaları tasarlarken özellikle el işçiliği vurgusu taşımalarına özen gösterildi. Aydınlatma ve oturma elemanları tasarımında özel zanaatkârlarla ve dekoratif objeler için de cam ustalarıyla çalışıldı. Böylece projenin en önemli özelliklerinden biri olan bu “Berlin – Istanbul arası el işçiliği birlikteliği” sağlanmış oldu ve tüm mobilyalar İstanbul’da zanaatkârlar tarafından üretilip Berlin’e gönderildi.