Panorama 1326 Müze ve Etkileşim Merkezi
İnşaatı 2018 yılında tamamlanan Panorama 1326 Müze ve Etkileşim Merkezi, Özgür Ediz ve Nilüfer Akıncıtürk tarafından tasarlandı.Özgür Ediz ve Nilüfer Akıncıtürk anlatıyor:
Müzeler, bulundukları şehir ve bölgeleri birçok yönüyle motive ederler. Gerek kültürel/tarihi ve gerekse fiziksel dokuyu müzeler aracılığıyla okumak-izlemek mümkündür. Dünya’mızda önemli uygarlıklara ev sahipliği yapmış şehirler ise, kültürel, fiziksel varoluşları yanında müzeleri ile de hatırlanırlar. Aslında müze ve benzeri bina tipolojileri, “kentsel belleğin” “harici diski” rolünü üstlenirler.
Konu mimari açıdan incelendiğinde birçok müze tipolojisinin var olduğu görülür. Bu kapsamda, tarih müzelerinden teknoloji müzelerine kadar birçok örnek sayılabilir. Yakın geçmişte mimarlık tarihi ele alındığında, “müze” adında bir bina tipolojisinin henüz ortaya çıkmadığı görülür. Bu kapsamda bakıldığında, Benevolo’ya göre; müzecilik çalışmalarının oluşumunu; tarihi süreç incelendiğinde “emperyalist dönem” etkisi ile doğudan batıya getirilen çeşitli eserlerin sergilenmesi gerekliliğinin tetiklediğini söylemek pek de yanlış olmaz. Zamanla ünlü düşünür Chomsky’nin de belirttiği üzere mimarlık ürünleri ile kültürel değerlerden bir uygarlığı okumanın mümkün olduğu fark edilmiş ve bu durumun önemi anlaşılmıştır. Böylelikle yerel dinamikler de kendilerine ait kültürel izlere-dokulara sahip çıkarak müze ve benzeri binalarda bu değerleri sergileme ve koruma altına almaya başlamışlardır.
Birçok müze tipolojisinin yanında, “Panorama Müzeleri” ise; oluşturdukları sergileme koşulları ve fonksiyonel gereklilikleri nedeniyle diğer müzelere göre daha farklı tasarım ve sergileme parametrelerine sahiptirler. Ana fikir olarak “o anın ya da durumun” fotoğrafını çekmek veya simülasyonunu yapmak mantığını taşırlar. Simülasyon alanında; öncelikle oluşturulması gereken ve temel Euclid” formlarından birisi olan küresel, “bir geometri söz konusudur. Genel kurgu, küresel yapının iç kısmına yapılan resmin merkeze yakın olarak kurgulanmış izleme platformundan oluşur. İç yüzeye yapılan resim çok özel perspektif kuralları ile resmedilerek bu platformdan izlenir. Küresel yapının çapı içerisinde yer alan izleyici platformunun izleme yüzeyine olan mesafesi ile ilişkili olarak ortaya çıkar. İdeal bir küresel yapının çapı geliştirilen parametreler ve kurallar çerçevesinde 40 metre civarında olmalıdır. Çap değişir ise yaratılmak istenen etkiye ulaşılamaz. Kısacası birbirini bağlayan ve bozulmaması gereken mesafeler ve kurallar zinciri mevcuttur.
Tarihi süreç incelendiğinde yaklaşık yüzyıllık bir dilimde otuza yakın Panorama müzesinin inşa edildiği görülür. Bu tür müzelerin genellikle savaş, kentsel peyzaj gibi konular ele alınarak yapıldıkları görülür. Ülkelerin ya da kentlerin tarihinde gelişen çeşitli olayların resmedildiği bu müzeler o bölgelerin simgeleri haline gelmişlerdir.
Bursa Panorama müzesi ise; yukarıda bahsedilen özelliklerin barındırıldığı aynı zamanda gelişen güncel teknolojilerin de kullanıldığı bir müze olarak tasarlanmıştır. Söz konusu küresel yapı bu tasarımda da yer almaktadır. Ancak boyut olarak ideal ölçülerde düşünülen küresel yapı geleneksel panoramaların aksine zemine oturmayıp havada duracak bir şekilde tasarlanmıştır. Böylelikle kürenin altında oluşturulan boşluk teknolojik donanımlarla birlikte çeşitli dijital gösterilerin – panorama ve dioramaların yer alacağı aynı zamanda oluşturulan forum kurgusu ile birçok aktiviteye de izin verir. Bu tasarım; gelenekleşmiş panorama yaklaşımı ile teknolojik kurgu birlikte düşünülerek geliştirilmiş ve mevcut panorama müzelerine artı değerler kazandırmıştır.
Tasarım sürecinde ise, çalışma alanının Bursa’nın “Hanlar Bölgesi”nin doğu ucunda yer alması ile bu bölgeyi motive edeceği ve Hanlar Bölgesi’nin “doğu kapısı” niteliği taşıyacağı öngörülmüştür. Batıda yer alan ve “Pirinç Han” ile başlayan bu tarihi doku, doğuda yer alan “Panorama Müzesi” ile sonlanacaktır. Aynı güzergahta yer alan hafif raylı sistem ise ulaşımı kolaylaştıracak ve turistik bir parkur gibi çalışan bu hattı zenginleştirecektir. Parkurun sonunda yer alacak müzede aynı zamanda, gezilen alanların tarihi süreçte nasıl oluştukları, Bursa tarihi, kültürel dokusu gibi konularda da bilgiler verilecektir. Böylelikle tasarlanan bina, sadece turistik amaçla gezilen bir müze olmayıp aynı zamanda gençlerin ve çocukların da bilgi sahibi olacağı bir “eğitim yapısı” niteliği de taşıyacaktır.
Tarihi ve kültürel doku kapsamı dışında müze aynı zamanda bir “araştırma merkezi” olarak da görev yapacaktır. Önerilen kütüphane alanı ve ofis grupları araştırmacılar için hizmet verecektir. Müzenin diğer güçlü bir yönü ise esnek olarak tasarlanan forum ve sergi alanıdır. Özellikle forum alanı gerçekleştirilecek çeşitli toplantı ve konferanslar için etkin ve esnek bir biçimde kullanılabilecektir.
Müze alanının fiziksel özellikleri de tasarım sürecini ve tasarımı etkileyen önemli faktörler arasında yer almıştır. Çalışma alanının hemen güneyinde bulunan “Kanberler Parkı” yarattığı yeşil alan ile müze tasarımında önemli bir veri olarak değerlendirilmiştir. Günümüz kentlerinde yaşanan yeşil alan ve kamusal alan problemleri de ele alınarak söz konusu tasarımda mevcut yeşil park alanının tasarım kapsamında da sürdürülerek değerlendirilmesi düşünülmüştür. Sürdürülen yeşil alan müzenin üst kabuğunu-örtüsünü oluşturmuş ve aynı zamanda güneye bakan bir kent terası özelliğini kazanmıştır. Parkı ve müzeyi kullanacak kentli bu kabuğu da yeşil alan olarak kullanabilecektir. Aynı zamanda bir peyzaj alanı özelliği de taşıyan kabuk, Bursa’daki bitki dokusu dikkate alınarak düzenlenmiştir. Genel mimari kompozisyonda önemli bir optik rol oynayan kabuk aynı zamanda küresel yapı ile de kesişerek farklı bir algı yaratmış ve dinamik bir kurgu oluşturmuştur.
Çağdaş mimarinin gerekliliklerinden olan ekolojik ve çevre dostu yapılar kavramı da tasarımı motive eden diğer bir unsur olmuştur. Üstte yer alan kabuk aynı zamanda yeşil çatı mantığı ile kurgulanmış yazın serin, kışın ise ısı kaybını minimize edecek bir katmanlar zincirinden oluşturulmuştur. İç mekanda da etkili olan bu yaklaşım güneyde yer alan müze girişinin altında da su ögesinin potansiyel etkilerinden faydalanılanılarak geliştirilmiştir. Mekandaki hava sirkülasyonunu sağlayan su ögesi, yazın doğal klima etkisi yaratacağı düşünülerek geliştirilmiştir.
Üst kabukta yer alan ve gene en uygun yön olan güneye bakan güneş enerji panelleri ise, müzede tüketilecek enerjinin bir kısmını karşılamak amacıyla tasarlanmıştır. Bu yaklaşım ile akıllı “binalar mantığı” müzemizde de söz konusu olacaktır.
Kentsel bağlam düşünüldüğünde ise; güneyde yer alan parkın izleri Müzenin Kuzey kapısına kadar sürdürülerek alternatif bir yaya akış bandı düşünülmüştür. Bu bant, müzeyi dışarıdan bypass ederken Uludağ manzarasını ve tarihi Bursa siluetini de izlememizi sağlar. Kuzey kapısının açıldığı meydana rampalaşarak inen söz konusu bant, alt kotta oluşan kentsel arayüzde sonlanır. Böylelikle üst kotta yer alan sosyal park alanı aşağı kotta da sürdürülür ve çeşitli aktivitelere açık bir alan olarak tasarlanmış olur.
Bursa kenti için bir “dinamo” olacağı düşüncesi ile de yola çıkılarak tasarlanan müze, sadece iç mekanda yer alan panoraması ile değil; aynı zamanda eğitimi ve araştırmayı da destekleyen mekanları ile de diğer müzelere göre farklılaşmaktadır. Bu kapsamda “etkileşim merkezi” olarak düşünülen müzede iki bağımsız konferans salonu, çeşitli araştırma mekanları, kütüphane, açık ve kapalı sergi alanları ve çok amaçlı forum alanı bulunmaktadır. Aynı zamanda birbirinden bağımsız olarak çalışan iki ayrı kafesi ve hediyelik eşya satış mağazası da bulunan müzedeki iç mekan kurgusu esnek ve farklı organizasyonlara açık olarak düzenlenmiştir.
Çağdaş dünya mimarisinin örneklerinden biri olacak müzede Bursa’da yer alan bitkilerin de barındırıldığı küçük bir iç bahçe de bulunmaktadır. Avluları ile hatırlanan Hanlar Bölgesi’ne kavramsal bir gönderme olarak düşünülen iç bahçe aynı zamanda üst kabuğu taşıyan bir eleman olarak da düşünülmüştür. Servis alanları için bağımsız girişleri olan müzede aynı zamanda bağımsız bir otopark da mevcuttur.
Tasarım sürecinde küresel yapının çapından kaynaklanan optik büyüklük önce bir sorun olarak ele alınmıştır. Ancak daha sonra oluşturulan eğimli kabuk ile kesilerek hafifletilen bu etki, mimari bir dinamik olarak kullanılarak, ilk yaklaşıma göre çok daha hafif/dinamik bir etki sağlamış ve final kompozisyona ulaşılmıştır.
Sonuç olarak; daha önce yukarıda bahsedilen küresel yapının optik kurgusu istenilen teknik etkiyi sağlamak için gereklidir. Fiziksel boyutların gerekliliği kadar Panoramik Etkileşim Merkezi’nde; toplumsal, sosyal, turistik ve ekonomik boyutlar da irdelenmiştir. Müzenin küresel yapısı ve onunla bütünleşen yeşil platformu ekolojik tasarım ilkeleriyle bütünleşen “bütüncül-(holistik)” bir mimari yaklaşımı içerir. Panoramik müzeyi oluşturan biçimsel özellikler; Uludağ yönünden Bursa ovasına geçişteki siluetin bütününde değerlendirilmiştir. Bu siluete Tophane bölgesinden ve kentin izlendiği her açıdan bakılarak diğer tarihi eserler arasında farkındalığı ön planda tutacak bir algı yaratacak şekilde tasarım oluşturulmuştur. Hem tasarım hem de projelendirme aşamasında kullanılan ileri teknolojilerin etkisi; hem çevre ile bütünleşme konusu dış mekan ve peyzaj tasarımı kapsamında hem de iç mekan anlayışında yapı elemanları ve detaylarda tüm ürüne yansıtılmıştır.
Mimari ekip inisiyatifinde gerçekleşen söz konusu “bütünleşik tasarım”, dünyadaki örneklerde daha önce görülen Panorama Müzeleri’nin dışında fiziksel ve sosyo-kültürel çevre ile kurduğu ilişki ile de farklılaşır. Müzeye tasarımcılar tarafından bu kapsamda yüklenen anlam; kent/kentli ve doğa ile bütünleşen, oluşturduğu arayüzlerle aktivitelere açık esnek bir yapı niteliğine de sahiptir. Aynı zamanda müzeye yüklenen bu anlam, gelecek için de ekolojik mimarlığı temsil etme kapsamında büyük bir önem taşır. Bu amaçla geliştirilen tasarım, “yeşil bina sertifikasyon sistemleri”nin kriterleri göz önüne alınarak tasarlanmıştır. Tasarıma bütüncül olarak yaklaşılarak; aynı zamanda ekolojik tasarımın binaları pasif sistemlerle enerjiyi verimli kullanmaya, aktif sistemlerle ise teknolojik açıdan yarınlara uyarlaması hedeflenmiştir. Bu hedef, müzenin yapım-kullanım ve bakım-onarım sürecinde gerek mimari projede gerekse statik, mekanik, elektrik-elektronik sisteminde bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak geliştirilmiştir. Çağdaş bir mimarlık örneği olacağı düşünülen Müze, aynı zamanda tamamen Bursa Şehri dinamikleri ile tasarlanmış ve projelendirilmiştir. Söz konusu çalışma, Üniversite, Belediye ve bağımsız ofislerin iş birliği ve sinerjisi ile gerçekleştirilerek örnek bir kurgu olması açısından da ayrı bir önem taşımaktadır.