Memorial Bahçelievler Hastanesi
LEED Platinum sertifikasına layık görülen ilk tam teşekküllü genel hastane yapısı olan Memorial Bahçelievler Hastanesi'nin inşaatı 2018 yılında tamamlandı.Proje metni:
Memorial Bahçelievler Hastanesi, D-100 karayolu ile Adnan Kahveci Bulvarı kesişiminde, Ataköy ve Bahçelievler semtlerinin geçiş noktasında bulunan 14.060 m² büyüklüğünde bir yapı adasında planlanmıştır. 72.496 m² inşaat alanına sahip yapı 320 hasta yatağı, 15 ameliyathane, 49 yoğun bakım, 31 müşahede ve 135 poliklinik odalı tam teşekküllü bir sağlık kompleksidir. Tasarımda yeni teknolojilere uyumlu, hasta, hasta yakınları ve çalışanlar için konforlu, stres seviyesini düşürmeyi öngören bir proje hedeflenmiştir. Mimari proje hastanın iyileşme sürecine destek verecek, hastanede yaşanacak deneyimi olumlu yönde etkileyecek tüm tasarım verilerini bütüncül bir yaklaşımla bir araya getirmektedir. Hasta deneyiminin çok önemli bir tasarım verisi olduğu süreçte, çalışanlar için de verimli bir çalışma ortamı oluşturmak hedeflenmiştir. Sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve çevre dostu yaklaşım, tasarım grubunun önceliğini oluşturmuş, bu yaklaşım sayesinde hastanenin insan sağlığı yanında çevre sağlığına da katkı sağlaması amaçlanmıştır. Yukarıda tariflenen hedeflerle yola çıkılan proje, United States Green Building Council (USGBC) yani ABD Yeşil Bina Konseyi tarafından “LEED Platinum” sertifikasına lâyık görülmüştür. Dünyada bu ödülü alan ilk tam teşekküllü genel hastane yapısıdır.
Mimari kütle arazi verileri, iklim, gün ışığı, ısı etkisi, rüzgâr, manzaraya erişim ve ulaşım şemaları doğrultusunda şekillenmiştir. Yatan hasta ve poliklinik katları düşeyde birbirinden ayrılarak planlanmıştır. Hasta katları, hasta odalarının tamamının gün ışığı ve manzaraya maksimum erişim sağlayacağı dört kollu bir blok şeklinde oluşturulmuştur. Bu kütle etrafı yollarla çevrili arazide, hasta odalarını gürültüden uzaklaştırmak amacıyla, merkeze çekilerek tasarlanmıştır. Performans camlarıyla oluşturulan çift cidar cephe sayesinde güneş ışınlarının olumsuz etkisinden korunarak doğal aydınlanma sağlanmaktadır. Cephede kullanılan çapraz alüminyum profiller ve bunların üzerine yerleştirilen cephe aydınlatma sistemi yapının karakterini vurgulamaktadır.
Projede hasta deneyimini olumlu yönde etkileyecek tasarım çözümleri aranmıştır. Hastanın iyileşmesine katkıda bulunacak değişkenler tasarım, organizasyon ve işletme başlıkları altında kategorize edilmektedir. Bu kapsamda sağlık personelleri, tasarımcılar ve hastane yöneticilerinin katılımıyla workshoplar düzenlenmiş ve mevcut hastanelerden gelen hasta değerlendirmeleri mimari çözümler üretmek üzere kullanılmıştır.
Yapılan araştırmalarda hasta deneyiminin kalitesini, hastanın sürece katılımı, hasta ve çalışan memnuniyeti, klinik verimlilik, kişiye özel çözümler, güvenlik ve hasta kabul-taburcu süreçleri gibi değişkenlerin belirlediği görülmüştür. Bu kapsamda gerçekleştirilecek tasarım çözümleri ile daha pozitif bir hasta deneyiminin mümkün olduğu görülmektedir. Hastanemizde bu ihtiyaçlara cevap verecek birçok düzenleme gerçekleştirilmiştir. Hasta mahremiyeti ve etkileşiminin dengeli şekilde kurulabildiği alanlar tasarlanmıştır. Hastanın oda kullanımını kişiselleştirebileceği düzenlemeler yapılmıştır. Hasta güvenliği için mimari çözümler ortaya konmuş bunun yanında personellerin daha verimli çalışabileceği ve konforlu hissedeceği alanlar oluşturulmuştur. Hasta yakınları ve misafirleri için gündüz bekleme alanları tasarlanmış, bu alanlar içinde kontrollü görüşme odalarıyla hastaların ve yakınlarının sağlık personeli tarafından bilgilendirilmesi planlanmıştır. Hasta odalarında kullanımın kişiselleşmesi için, okuma ve muayene gibi farklı fonksiyonlara hizmet eden, aydınlatma elemanları düzenlenmiştir. Hastaların kontrol edebileceği kumanda sistemleri ile ısı, gün ışığı ve taze hava kontrolü sağlanmıştır. Hastaya etkin müdahale için hemşire bankoları görünür ve kolay ulaşılır noktalara yerleştirilmiştir. Oda içerisinde planlanan lavabo ile muayene öncesi hijyen kontrolü sağlanmıştır. Hasta odalarında refakatçilerin konforu için yatak olarak kullanılabilen oturma elemanları, hasta ve refakatçiler için dolap alanları, kasa ve çalışma masası gibi düzenlemeler yapılmıştır. Gürültü kontrolü sağlamak için akustik malzemeler kullanılmış, hastanın ses kaynaklı stresi azaltılmıştır. Çalışanlara özel kafe, yemek ve dinleme alanları düzenlenmiş ve verimliliğin arttırılması amaçlanmıştır.
Hasta katlarını oluşturan üst kütle, merkezi sirkülasyon sistemi ile poliklinik ve otopark katlarına bağlanmaktadır. Ayaktan hastaların kabul edildiği poliklinik katlarında yapı genişlemektedir. İhtiyaç duyulan giriş alanlarının vurgulanması ve hasta kabulünün kolaylıkla sağlanması amacıyla bu geniş kütlenin dört noktasında meydanlar oluşturulmuş, saçaklar yardımıyla hastalar korunaklı ve karşılayıcı giriş alanlarına yönlendirilmiştir. Böylelikle iç sirkülasyonda yatan hasta, ayaktan hasta, acil hasta ve personel farklı girişlerle birbirinden ayrılmıştır. Poliklinik katlarında maksimum sayıda muayene odası ve bekleme alanı, dış cepheye yerleştirilirken destek birimler, yapının gün ışığına ihtiyaç duyulmayan bölümlerinde planlanmıştır. Bu katlarda yeşil çatı teraslarına ulaşım sağlanarak, ziyaretçi ve personellerin çevre ve doğa ile etkileşimi arttırılmıştır.
Yapının merkezinde bulunan düşey sirkülasyon; giriş alanları, atriyum ve kafeterya gibi birimleri birbirine bağlayarak, hasta ve hasta yakınlarının kolaylıkla yönlenebileceği bir ulaşım şeması oluşturmaktadır. Yapı içinde minimum mesafe kat ederek istenilen noktaya erişim sağlama, toplanma noktaları ve yönlendirme dikkatli şekilde çalışılmış; hasta ile destek hizmetlerin ulaşım şemaları birbirinden ayrılmıştır. Lobide doğadan esinlenen renk seçimleri, ahşap malzemeler ve akustik düzenlemelerle sıcak bir atmosfer oluşturulmuş; hastanın hastanede bulunma tedirginliğinden uzaklaşması amaçlanmıştır. Giriş alanları etrafında oluşturulan resim sergisi, dijital sanat enstalasyonu, dinleti alanı ile sanatın insan ruhunu etkileyen ve bu sayede fiziksel iyileşmeyi tetikleyen etkisinden faydalanılmıştır. Mimari tasarımın önemli bileşenleri olan bu düzenlemeler “biyofilik” bir tasarım yaklaşımının sonucudur. Biyofili “doğaya ve yaşayan organizmalara duyulan derin yakınlık ve ilgi” (E.O.Wilson)olarak tariflenir. Doğanın varlığı insanlara mutluluk ve huzur vermekte, duygusal ve fiziksel iyileşme sürecine katkı sağlamaktadır. Stresin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi bilinmektedir. Stres seviyesinin azalması vücudun ihtiyaç duyduğu enerji ve kaynak miktarını azaltmakta, bu durum insan vücudunun sağlık risklerine karşı daha hızlı tepki verir durumda olmasını sağlamaktadır.
“Biyofilik tasarım”, planlı çevre ile doğal dünya arasında faydalı bir etkileşim kuran, insanlar için sağlıklı bir habitat oluşturmayı hedefleyen tasarım yaklaşımıdır. Projede doğaya, yeşile ve gün ışığına erişimin yanında iç mekânda doğayla etkileşimi güçlendirmek amacıyla bitki ve hayvan figürleriyle illüstrasyon alanları oluşturulmuştur. Kuş, tema olarak seçilmiş, Amerikalı doğa bilimci, ressam John James Audubon'un eserleri kullanılmıştır. Türk ressamların “Türkiye’nin kuşları” temalı tabloları ile canlı ekosistem konsept alanları yaratılmıştır. Bu çalışmalar aynı zamanda yönlendirmede önemli referans noktaları oluşturmaktadır. Kahverengi ve yeşil tonlarında doğa renkleri, ahşap malzemeler, doğayı taklit eden form ve doku kullanımları ile iç mekânda bütüncül bir konsept tasarıma entegre edilmiştir. Lobi alanında sergilenen dijital art çalışması “Ab-ı hayat”, doğanın canlanması efekti ile hastane ortamında doğal, dingin ve pozitif bir hareketlilik yaratmaktadır. Sanat eserleri sayesinde doğayla hem görsel hem de işitsel etkileşim sağlanmaktadır.
Katlarda oluşturulan teras bahçeleri ile doğanın hastalar üzerindeki terapi etkisinden faydalanılmıştır. Bitkilerin, tüm teras alanlarında kullanıldığı 8.000 m²’lik peyzaj projesi, mimari tasarımın getirdiği karakteristik özellikleri ve kaligrafi dilini takip etmektedir. Mevsim geçişlerinin ve renk değişimlerinin hissedildiği, rüzgârın bitkilerin salınımında gözlemlendiği peyzaj alanları ile doğanın biyoritmini hastaneye taşıyarak hastalar üzerinde pozitif etki oluşturmak amaçlanmıştır. Bitki seçimlerinde ekolojik yaklaşım ile buğdaygiller, saz türü bitkiler, yemişli ağaçlar ve endemik bitki türlerine yer verilmiş; bu bitkilerin bölgedeki doğal yaşam ve kuşlara kaynak oluşturması planlanmıştır.
Enerji verimliliği ve alternatif enerji kaynağı kullanımı “iyileşme” konsepti içerisinde değerlendirilen bir diğer önemli konu olmuştur. Hastanenin çevre sağlığına da katkı sağlaması istenmiştir. Bunun için enerji tüketimini azaltmak, alternatif ulaşım yöntemlerini ve çevreci enerji kaynak kullanımını özendirmek için çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Seçilen ekipmanlar, enerji modellemesi, test ve ölçüm çalışmaları ile yapının enerji ve su giderlerinde %56 tasarruf sağlanmıştır. Yapının toplu taşımaya yakın yerleşimi, oluşturulan bisiklet ve elektrikli araç park noktaları ile katı yakıt tüketimin azaltılması ve alternatif ulaşımın özendirilmesi planlanmıştır. Soğutucu akışkan seçimlerinde CFC’ları (Kloroflorokarbon) içermeyen soğutuculara sahip HVAC sistemi kullanılmış, böylece ozon tabakasının incelmesi ve küresel ısınmaya karşı önlem alınmıştır. Geri dönüşüm başlığı da tasarım, inşaat ve işletme aşamalarının tümünde dikkate alınmıştır. Tasarımda ihtiyaç duyulan geri dönüşüm noktaları tespit edilmiş, inşaat aşamasında oluşan atıklar ayrıştırılmış ve projede geri dönüşümlü malzeme seçimleri yapılmıştır.
Yapılan tüm çalışmalar doğrultusunda Memorial Bahçelievler Hastanesi, sağlık personelleri ve medikal altyapısı yanında mimari tasarımı ile hastaların tedavi süreçlerini hızlandırmayı, stres seviyelerini düşürmeyi ve iyileşmelerine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Projede kullanılan sanat eseri sahipleri:
- NOHlab-Artbiztech “Ab-ı hayat”
- PIN architects - “Notch”
- Ressam Ayşegül Karakaş
- Ressam Beyza Boynudelik
- Phillippa Tamsin - Pediatri grafik tasarımları
- Decol-“Decol art Theraphy” pediatri video art
Sanat Danışmanlığı ve Yönlendirme Tasarımı: Emedya Design