No8
No8 projesi, Esentepe’de zamanında konut bölgesi olan Gazeteciler Sitesi’nde, 80’lerde ofis olarak kullanılmak üzere tekrar inşa edilmiş, yapıldığı günden itibaren birkaç renovasyon geçirmiş bir ofis yapısının son dönüşüm hikayesi.anonim.istanbul, projeyi anlatıyor:
Bu son renovasyon ile yapıyı, standart bir ofis yapısından, çok işlevli bir sosyal merkeze dönüştürürken; mevcut binanın sahip olduğu yapısal sorunların ve yapı içine yerleştirilen yeni işlevlerin ortaya çıkardığı gereksinimlerin hem iç mekânda hem de bina kabuğunda dönüştürücü bir mimari dil yardımı ile karşılanmasını hedefledik.
Yaklaşık 5 sene önce bu yapıya yine bir yenileme ile yerleşen Protel A.Ş., binaya sığamamaya başlayıp 2 bina yanda daha büyük ve yeni yapısına yerleşince, No8 binasını yapının imkanları ve kurumun ihtiyaçları doğrultusunda Protel çalışanları için farklı işlevlerde kullanılabilecek bir sosyal merkez ve şirketin daha genç ve dinamik yazılımcı grubuna ofis işlevi görecek şekilde tasarlanması kararlaştırıldı. Bu kararlar sonucunda binanın 2 katını ofis, 1 katını kafe ve restoran, 1 katını çok amaçlı alanlar ve toplantı odaları, 1 katı da sportif faaliyetler için kullanılacak şekilde tasarladık.
Yapının işlevsel gerekliliklere göre yeniden ele alınma sürecindeki en büyük kısıt olan katlardaki 240 santimetrelik tavan yüksekliğinde konforlu iklimlendirme ve havalandırma koşullarını sağlamak için özel çözümler üretmek gerekti. Diğer taraftan bu tavan yüksekliğinde mekânsal algıyı tamamen negatif yönde etkileyen mevcut bant pencerelerin değiştirilmesi gerekliliği yeni bir cephe ve bir kabuk tasarımı oluşturma sürecini başlattı. Bu kabuğu, cephedeki yeni boşlukları tanımlarken, var olan yapıdan koparılmış, ona tutunan ama mevcut yapı ile yeni kabuğu arasında, iç ile dış arasında bulunabilme imkanı tanıyarak işlevsel bir arayüz oluşturan, aynı zamanda güneş kırıcı işlevini üstlenebilecek geçirgen metal bir katman olarak tasarladık.
Binanın mekanik gerekliliklerini çözerken, temiz havayı içerde dağıtan kanallar için, tavanları minimum kalabalıklaştıracak, en hafif ve yumuşak etkiyi yaratan, havayı homojen dağıtarak sesi de minimize eden kumaş kanal sistemi kullandık. Diğer tarafta kirli havayı emip klima santraline ulaştıran kanallar için iç mekânda hiç alan bulunmadığı için dış cephede mevcut ile yeni cephe kabuğu arasında bırakılan işlevsearayüzden faydalandık. Kanalların dışarıda görünür olmasına karar verdikten sonra, kanallara katlara göre, şirketin kurumsal kimliğinden seçilen renkler atayarak hem tasarım hem uygulama için bir sistematik sağlamış olduk. Bu renk kodlamasını iç mekânda da tasarım sürekliliği sağlamak üzere kullandık.
Tüm binanın kimliğini oluşturacak bütüncül bir dili yaratmak adına şirketin kurumsal kimliğinden bağımsız bu yapıya özgü bir bina dili oluşturmak istedik. En başından itibaren binaya No8 ismini vermiş olmamız ile bu süreç kendiliğinden başlamıştı aslında. Binanın barındırdığı sosyal içerik ve kullanıcılarının beklentileri gereği, daha dinamik, daha enformel bir dil oluşturmak için grafik tasarımdan, renk kullanımına çok çeşitli araçları bina kimliğine katkı sağlayacak biçimde tasarım bileşenleri içine dahil ettik. Binanın içinde ve kabuğunda yapılan değişikliklerde dil birliği bu şekilde sağlanırken, bina dış mekanlarının tasarımında ise cephede kullanılan ortogonal sistemden kendini ayrıştıracak, açılı ve daha hareketli formlar ile iç dış arasındaki tezadı vurgulamayı tercih ettik.
Tasarım ve yapım sürecinin sonunda, başlangıçta elimizde olan mevcut ve kısıtlayıcı çerçeveyi, yine o kısıtların ortaya çıkardığı çözümlerin gücünden faydalanarak, kendi özgün kimliği ile ortaya çıkan, kendi kullanım dinamiklerini oluşturan yeni bir yapıya dönüştürme serüvenini tamamladık.