2. Ödül, Çaycuma Belediyesi Çaycuma Bilim Merkezi Mimari Proje Yarışması
MİMARİ RAPORProje alanı, yeşil alanların kentleşme ile bölündüğü, fakat birçok potansiyeli de bünyesinde barındıran Çaycuma'da yer almaktadır. Alan konut dokusu ve yoğun ağaçların olduğu bir noktada mevcut karakterini koruyarak nefes almaya çalışırken, yapı doğanın içine sızan bir enjeksiyon gibi girişini yapar ve doğanın içinde çözünür. Projenin en önemli amacı, alanın yeşil potansiyelini var olan natural değerlere zarar vermeden korumak, ortaya çıkarmak ve kentlinin deneyimine sunmaktır. Bilim, mimari konseptte doğaya sahip çıkma alt başlığıyla işlenmiştir. Bilimsel deneyimler kazanmak için gelen kullanıcı grubu ise doğanın içinde daha kolay öğrenir ve algılar.
Alanın doğu tarafında yer alan girişle başlayan aks, bu eksen boyunca bir duvara yaslanarak batıya doğru uzanır. Binanın dışından güçlü bir şekilde hissedilen duvar, binanın içine girildikten sonra geçişlere izin verir; bu sebeple programlar duvarın kaybolduğu yerlerden patlayarak kendilerini belli ederler. Duvar tüm omurgayı ve birimleri tutan taşıyıcı bir öneme sahiptir. Ayrıca güney yöne yerleştirilen bu duvar termal bir duvar gibi çalışır ve Güneş ışınlarını absorbe ederek şeffaf kütlenin fazla ısınmasını engeller. Şeffaf omurga, yapı boyunca kullanıcıların doğa ile hem görsel bağlantısını sağlamış, hem de eğitim birimleri, sarkaç ve sergi salonları ile bilişsel bağlantı kurulmasını amaçlamıştır. Asal erişim aksı doğrultusunda alt kotta ziyaretçiyi karşılayan ve içinde hediyelik eşya satış birimini, sarkaç odasını ve kafeteryayı barındıran, yukarı çıkıldığında sergi ve eğitim birimleri arasındaki sosyal etkileşim deneyimini kullanıcıya yaşatan bir omurga kurgusu hedeflenmiştir. Düşey sirkülasyon araçları ve döşemede açılan yırtıklarla katlar arasında görsel süreklilik sağlanmıştır. İçerideki fonksiyonun ışık ihtiyacına göre konumlandırılan ahşap güneş kırıcılar yapının cephe karakterini oluşturmuştur.
Üçüncü boyutta düzenli aralıklarla tekrar eden taşıyıcı sistem dış mekânlarda hacimleri tarifleyen bir strüktür işlevine bürünür. Strüktürel elemanların modüler sistematiğe oturması ve uçları açık bırakılan kirişleri sayesinde yapıya sonradan dahil olabilecek eklemlenmelere olanak tanınmıştır. Genel kurgu itibariyle net bir omurgadan kollarını uzatan gridal sistem doğayla yapı arasında bir ara yüz oluşturur. Ana omurga şeffaflaşarak duvardan kopar ve duvarın hemen yanında boylu boyunca uzanır. Tüm fonksiyonlar bu omurga boyunca gridin içine yerleşir ve yapı eklemlenerek büyüyen bir organizma gibi yaşar, büyür ve çoğalır.
Doğaya saygılı bir duruş sergilemek isteyen proje, ahşap malzemenin yoğun kullanımıyla bu vahanın içinde tıpkı doğanın bir parçasıymış gibi davranır. Bu durum kullanıcı-doğa ilişkisine olumlu bir girdi oluşturmaktadır.
Tüm oluşum stratejisi doğaya minimum müdahale karakteri doğrultusunda işlenmiş ve çok az ağaca müdahale edilmiştir. Genel olarak zamanın, doğanın, insanın dahil olduğu, deneyimlediği, yerle doğrudan ilişki kurduğu, dinamik bir yaşantı hayal edilmiştir.